İtalya’nın
birçok şehrini ve Paris’i gördükten sonra “Sen bir de Londra’yı gör” söylemleri
üzerine Londra’yı merak etmeye başlamıştım. İngiltere gibi bir imparatorluğun
görülmeye değer bir başkenti olacağı muhakkaktı. Avrupa’ya nazaran gidişin daha
meşakkatli olması da Londra’yı daha merak edilir kılıyordu ve böylece Londra
ile ilgili beklentilerim had safhaya ulaşıyordu. Londra’ya gidince “Aaa onlar
da bizim gibilermiş, öyle abartılacak bir şey yokmuş” demek aslında benim için Londra
seyahatimin hayal kırıklığıyla sonuçlanması demek olacaktı. Ancak korkulan
olmadı. Yüksek beklentilerimin hepsini fazlaca karşıladı bu şehir ve “London is
really London!” övgüsünü benden kazandı. Londra gerçekten de övgüyle ve
abartıyla bahsedilerek kafalarımızda yaratılan “Londra” imajını karşılar bir
şehir. Ancak tabi ki gezmesini bilene ve ben bu konuda oldukça şanslıydım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder